22 Temmuz 2015 Çarşamba

THE BODY SHOP KENEVİR EL VE AYAK KREMİ

Yıllar önce bir kış, ellerimin üzeri nasıl kurumuştu anlatamam. Kuruluktan yaralar çıkmaya başlamıştı, elimin üstü minik kırmızı yarıklarla kaplanmıştı. Sıradan el kremlerinin (nivea, arka, neutrogena, vs) envai çeşit serisini edinmiştim ama bir türlü şifa bulamıyordum.
 
Bir gün Body Shop mağasına girip el kremi sordum. Satıcı bayan bana bu Kenevirli el kremini çok methetti. Hatta doktorların bile bunu önerdiğini söyledi. O gün bugündür vazgeçilmezim oldu.
 
El kremindeki başarısına istinaden, kurulukta ve çatlamalarda sınır tanımayan ayaklarıma da bu serinin ayak kremini kullanmaya başladım.
 
İkisinden de inanılmaz memnunum. Bazen egzamamsı pütürcükler oluştuğunda bile ilaç gibi geliyor, çok etkili. Tek ve kesin çözüm. Şiddetle tavsiye ederim.
 
Ancak bu kremlerin kokusu pek hoş değil. Garip bir kokusu var, mis gibi değil yani. Ama kokusundan dolayı bir rahatsızlık hissetmiyorum. Sürdükten sonra o koku kaybolup gidiyor.
 
İnce yapılı bir kremde değil. İnce yapılılar hiç etki etmiyor zaten.  
 
Bilen biliyor bu kremi ki, çoğunlukla kalmamış oluyor. Geldiğinde de hemen bitiyor. Alışveriş sitelerinde çıkan The Body Shop satışalarında da ya bu ürün hiç olmuyor, ya da hemen tükenmiş oluyor.

Şu an itibariye The Body Shop'un kendi web sitesinde (tıklayın) bunun el kremi görünmüyor. Ama birkaç hafta önce ben mağazadan almıştım. En çok satanlar kategorisinde yer alıyor.

CIVIL CIVIL PUANI: ARTI İKİ

21 Temmuz 2015 Salı

AKNE VE YAĞLI CİLT PROBLEMİNİN ÇÖZÜMÜ: KIRMIZI REİJİ MANTARLI KEÇİ SÜTLÜ SABUN

Merhabalar...

Başlıkta da belirttiğim gibi yüzümdeki akne sorunundan GanoSoap diye bilinen, kırmızı reiji mantarlı, keçi sütlü sabunla kurtuldum. Maalesef ki bu ürün grubu, hiç güven telkin etmeyen bir saadet zinciri mantığıyla (network marketing) satılıyor. Temin etmek isterken kendimi ürün satışı yapıp para kazanma derdinde olan bir pazarlamacı karakterinde görmek istemiyorum. Tesadüf eseri elime ulaştı diyebilirim. Yüz temizleyici olarak kış ortasından beri bu sabunu kullanıyorum sabah-akşam. Sivilcelerimden eser kalmadı, hatta sivilce mücadelesi ürünleri elimde kaldı diyebilirim.:) Bir ara yüzüm alıştı sanırım, yağlanma sorunu tekrar baş gösteriyordu ki tekrar Body Shop Yeşil Çaylı- La Roche Effaclar ikilisine kısa bir geçiş yapıp, geri geldim. (Body Shop Çay Ağacı Özlü Yüz Yıkama Jeli - La Roche Posay Effaclar Jel yorumum için tıklayabilirsiniz.)

Acaip de uzun ömürlü bir sabun. Google'da ufak bir tarama yaptım, gerçekten bu ürünü kullanıp doğru düzgün yorum yazana rastlamadım. Hep pazarlama linkleri geliyor, ya da merak edenlerin altına pazarlamacılar hemen yorumla atlıyor.

Ben görseldeki sabunu kullandım. Keçi sütlü sabun diye satılıyor. Temeli de kırmızı mantar. Yani bana iyi gelen bu mantar mı keçi sütü mü bilemiycem. Aktarlarda normal keçi sütlü sabun da satılıyormuş. Onu da denemekte fayda var.

Cildimin özellikle T bölgesi çok çok yağlı. Sivilceler de genellikle çene yanı-yanak altı kısımlarda çıkıyordu. Çıkmaya başlayınca da etrafına sıvanıp ürüyorlardı. Söndüğünde de kırmızı izler kalıyordu. Bu sabunla hem izler, hem sivilceler bir daha çıkmamak üzere kayboldu diyebilirim. Tek tük çıkan iddiasız sivilceleri saymazsak.

Köpüğünü yüzde bir 10 dk bekletip yıkamak tavsiye edildi bana. Bir kaç defa denedim. Cildim oldukça kurudu ama kurumaktan beter olmadı. Yani kuruması bir rahatsızlık vermedi, ilave bir nemlendiriciye ihtiyaç duymadım.

İlk kullanmaya başladığımda çok aknem ve izlerim vardı. Kısa bir süre sonra sönüverdiklerini görünce bekletmeli uygulama yapmaya bir daha ihtiyaç duymadım açıkçası. Arada bir yağlanma falan tekrar hortlayınca banyo esnasında bekletmeli uygulama yapıyorum.

Şimdiye kadar bunu yazmaya çok niyetlendim ama tavsiye verirken okuyanları bu anlamsız pazarlama taktikleri ve işe yaramaz ürünler girdabına çekmek istemedim. Ben bu ürün grubundan (çayı, kahvesi, hapı, diş macunu, vs ne ararsan var:)) sadece bu sabundan memnun kaldım. Ama dediğim gibi satış mantığı beni acaip irrite ediyor, sabun bittikten sonra çokça cildim bozulmazsa bir daha temin etmek için bu girdaba girmek istemiyorum.

Size de denk gelirse bilginiz olsun, CIVIL CIVIL PUANI: ARTI İKİ

KUAFÖR OLMANIN ASGARİ ŞARTLARI


Bu yazıyı okuma noktasına gelmiş her kadının eminim kuaförlerle başı derttedir. Hiç bir kuaförde aradığını bulamadığından saçını kendi kesen veya boyayan o kadar çok kadın var ki...

KADIN KUAFÖRÜ OLMANIN ASGARİ ŞARTLARI:

1- Cilt alt tonunu aşağı yukarı kestirebilme ve küllü renkleri, platini, turunculuk içermeyen saç boyaması yapmayı becerebilme:

Hiç unutmam saç altlarına hafif renk verme şeklinde balyajlar yeni moda olmuşken, koyu küllü kahve-kestane rengi saçlarımın uçlarına yer yer bakır rengimsi ışıltılar istediğimde kuaförüm aval aval bakmıştı. Ben saçımın bir tutamını elime alıp, krepe yapmıştım ve krepeden artan uçlara bakır rengi sürüp paketleyeceksin demiştim. Benden öğreniyor olması zaten fahiş hata da... Akıllı kuaför arkadaş, krepeden artan saçları değil, krepelenmiş yani yumak yumak olmuş kısımlara da boya sürüvermişti. Ayrıca boya kartelasında renklere karıştırmak için ana cart renkler vardır ya, hani cart bir portakal rengi, cart bir gümüş rengi, cart bir mavi... İşte o krepeleri yumaklarıyla beraber cart portakal rengine boyamıştı. Bildiğimiz portakalın kabuğuyla saçımın yarısı aynı renkteydi. Krepelerden artanları değil de yumağın tamamını boyadığı için saçımın kulaktan aşağı tamamı portakal rengi olmuştu. İlginç bir şahsiyetti. Bir daha gitmedim tabii ki...

Bir de platin sarı dedikçe, altın sarı boyarlar. Altın sarıyı yani turunculuğu bir kere saça verince küllü tona dönmek pek de mümkün olmuyor. Platinin ve küllü (ash) kahvelerin saçın eski alttaki boyası nispetinde yeşerme riski var. Sanırım bu riski göze alamıyorlar. Ya da "bak bu yeşerecek, kısa aralıklarla boyamamız lazım, renk oturana kadar" dediğinde paragöz görünmekten korkuyorlar.

"Sana yakışmaz" dediklerinde de bir profesyonelin sözüne güvenmek istiyorum. Bana çünkü sen sıcak renklisin dediklerinde hiç inandırıcı olmuyor, zira ben sıcak alt ten tonuna sahip değilim.

2- Ustura ve katlı kesim hususunda kadınların ne düşündüğünü bilme ya da öğrenmeye hevesi olma:

Önden kısa arkadan uzun görünen, v biçimli saçı severek kullanan vardır elbette ama bu kesimden hoşlanmayan o kadar çok kadın var ki, "saçıma biraz kat ver" diyen her bayana ustura ile v modeli yapmaya başlamadan önce kendilerini farklı saç kesim tarzları konusunda eğitmeleri, aksi takdirde "ustura ile inceltilmiş bir saç kesimi ile mutlu olan ince telli, hacimsiz, düz saçlılar" diye bir müşteri grubu icat edilene kadar piyasadan çekilmeleri gerekiyor. Aşırı kabarık, kıvırcık ve kontrol altına almanın çok zor olduğu saçlar dışında ustura kullanmak yasaklansa hiç de abes olmaz.

Her kesim zamanında eline ustura alan bir diğer akıllı kuaförüm saçımı keserken, manikür yaptırayım dediydim. Çok hafif kes, maksat şekli düzelsin demiştim. Zaten o zamana kadar ustura sevmediğimi, katlı kesim istemediğimi de defalarca söylemiş ve önceki kesimlerine de hep müdahale etmiştim. Manikür yaptırırken aynaya dönük değildim. Saçıma ne yaptığını görmüyordum ama “artık eşek değildir ya yüzüncü söyleyişim” şeklinde bir gönül rahatlığım vardı. Tahmin edin aynaya döndüğümde neyle karşılaştım? Bir daha ona da gitmedim tabii ki…

3- Piyasada moda renkleri, trendleri ve gündemdeki ünlülerin saç renklerini ve kesimlerini bilme: Ajda Pekkan'ın son saç rengi, x klibindeki saç kesimi, vs... Çok zor değil halbuki. Bütün kuaförlerde televizyon var. Bütün gün Kral TV izleyecekler topu topu. Müşteri gelip misal ünlü y kişisinin kahvesinden istiyor, o bildiği kahveyi basıyor. Trend renkleri isteyen olmazsa diye tedarikçiden sipariş etmiyorlar herhalde diye düşünüyorum. Çünkü istediğim rengi makul gerekçe olmadan boyamamakta direnen kuaförlerden hiç o renge ilişkin gerekli boyanın ellerinde olmadığını söyleyene rastlamadım. Ben kadın olarak, renk sildirme, gümüş cila, ombre saç, iki fazlı fön suyunu bilirim de sen eyyy kadın kuaförü bunları nasıl bilmezsin.

Bir de buradan naçizene tavsiyem kuaförlere: Size gelip saçlarını bugüne kadar birden fazla renge boyatmış müşterileriniz var ya, sizden daha çok şey biliyorlar. Beyaz kapatmaya ve saç fönletmeye gelenlerle rızkınızı çıkarıyor olmanız, kendinizi geliştirmenize engel olmasın. Pinterest’i takip etmenizi öneririm.

27 Mart 2015 Cuma

CIVIL CIVIL MUTFAK KAVANOZLARI:)

Valla ben yaptım diye demiyorum ama bunlar hakikaten süper oldu :)

Önce ilk halleriyle tanışalım:



Kavanoz dedim ama kova desem daha anlamlı olacak sanki, zira büyükçeler :) Bunlar galvaniz olduğundan boya tutar mı diye şüphelerim vardı ama bu halleri de cıvıl cıvıl yeni mutfağıma uymuyordu. Enamel boya ile şansımı denemeye karar verdim. 



















Elimde çok çeşitli enamel boya rengi yoktu ama olanlar da gayet cıvıl cıvıldı. Birini pembe, birini yeşil enamelle pıt pıtlayarak 2 kat boyadım. Sonra da üst sağ resimde görünen peçete desenini peçete tutkalıyla ön yüzlerine yapıştırdım. Sonuç aşağıda...




KANVAS PANEL ÜZERİNE KARIŞIK TEKNİK DUVAR PANOSU

Cıvıl cıvıl bir merhaba daha...

Kanvas panel olarak satılan bu nesne aslında bildiğimiz kanvas tuvallerin çerçevesiz halinden ibaret. 

Ben internetten bulduğum ve renkli çıktısını aldığım bir görseli önce etrafından şekilli makasla kestim. Sonra da dekupaj tutkalıyla yapıştırdım. Tutkalla üzerinden bolca gelgit yaparak canvas dokusunun az da olsa resime geçmesini sağladım. 


Baktım çok çiğ duruyor. Bej rengi akrilik boyaya yer yer sarı yer yer kahverengi ekleyerek pıtpıtlayarak hafifçe de resme taşacak şekilde etrafından boyadım. 




Bu boyama işleminin de tuvalle resim arasında istediğim geçişi sağlamaması nedeniyle, resim etrafına pamuk dantelden çerçeve yaptım. Sonra da üstteki fotoğrafta görülen peçetemin gülünün resmin içindeki gülle tıpatıp denecek kadar uyumlu olduğunu anlayınca, doğaçlama aşağıdaki pano oluşuverdi. 


Bunu duvara asmak için bir kurdelenin güzel duracağını düşündüm. Ve inanmayacaksınız ama Gutermann ile arkadan kurdele yapıştırıp çiviye astım. Harbi sağlam yapıştırıcı.